Tugay Çaylan
Dijital Medya Çözümleri Burada!
Kaliteden ödün vermeden projelerinizi hayata geçirin. Özel indirimler ile.
SEO dünyası, her yıl değişen algoritmalar ve kullanıcı beklentileriyle dinamik bir şekilde evrilmeye devam ediyor. 2025 yılı, sadece arama motorlarına uyum sağlamaktan çok, kullanıcıların ihtiyaç ve deneyimlerini merkeze alan yaklaşımların ön planda olduğu bir dönem olacak. Bu yazıda, SEO uzmanlarının bakış açısıyla derlenen 2025’in en dikkat çeken SEO trendlerine birlikte göz atıyoruz.
Başlıklarımız arasında, kaliteli içerik üretimi ve EEAT (Experience, Expertise, Authoritativeness, Trustworthiness) standartlarının öneminden, kullanıcı niyetini anlamanın kilit noktası olan anahtar kelime analizine kadar birçok konu bulunuyor. Bunun yanı sıra, yapay zekanın SEO’ya etkisi, zero-click aramaları (sıfır tıklama sonuçları), sunucu yanıt süresi ve Core Web Vitals gibi site performansını doğrudan etkileyen kritik faktörler üzerinde de duracağız.
Dijital dünyada fark yaratmak ve 2025’in SEO trendlerini benimseyerek hedef kitlenize daha etkili bir şekilde ulaşmak istiyorsanız, bu rehber tam size göre! Hazırsanız, başlayalım. 😊
Son yıllarda yapay zeka teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, web sitelerinin içerik üretim süreçlerinde köklü değişimlere yol açtı. Geçmişte araştırmalara, deneyimlere veya uzmanlığa dayalı olarak insanlar tarafından üretilen içerikler, artık büyük ölçüde yapay zeka destekli araçların katkısıyla hazırlanıyor. ChatGPT gibi büyük dil modellerinin (LLM’ler) kullanımının artmasıyla birlikte, yapay zeka tarafından saniyeler içinde üretilen içerikler, arama sonuçlarında insan yapımı içeriklerle rekabet eder hale geldi.
Bu dönüşüm, arama motorlarının içerik kalitesini değerlendirme yöntemlerini yeniden yapılandırmasına neden oldu. Google, içeriklerin güvenilirliğini ve otoritesini ölçmek için geliştirdiği EEAT (Experience, Expertise, Authoritativeness, Trustworthiness) standartlarına daha fazla odaklanmaya başladı.
Deneyim (Experience):
Kullanıcılara gerçek hayatta yaşanan deneyimlerden elde edilen bilgiler sunulmalı. Örneğin, bir ürün incelemesi yapılırken o ürünü gerçekten kullanan birinin görüşleri, yapay zekanın genel ifadelerinden daha değerli kabul ediliyor.
Uzmanlık (Expertise):
İçeriğin yazarının veya üreticisinin konuyla ilgili derin bir bilgiye sahip olması bekleniyor. Uzmanlık göstermek, özellikle sağlık, finans ve teknoloji gibi “yaşamınızı etkileyen” alanlarda daha kritik hale geliyor.
Otorite (Authoritativeness):
İçerik üreten kişinin veya sitenin güvenilir bir kaynak olarak tanınması önemlidir. Geriye dönük olarak alınan referans bağlantılar (backlink) veya sosyal medyada yapılan paylaşımlar bu otoriteyi destekleyebilir.
Güvenilirlik (Trustworthiness):
Kullanıcıların web sitenize güvenebilmesi, doğru bilgi sunmanızla doğrudan ilişkilidir. Yanıltıcı başlıklar veya hatalı bilgiler, sitenizin sıralamalarına ciddi zarar verebilir.
Yapay zeka destekli içerikler hızla artıyor ve bu durum içerik üretiminde inanılmaz bir verimlilik sağlıyor. Ancak Google, yalnızca “kaliteli görünen” değil, gerçek anlamda bilgi sağlayan ve kullanıcıların sorularına net yanıtlar veren içeriklere öncelik tanıyor. 2025’te bu dengeyi sağlamak, SEO başarısı için kritik olacak.
Yapay zekanın sağladığı hız ve verimlilikten faydalanırken EEAT standartlarını merkeze alarak kullanıcı odaklı içerikler üretmek, 2025 yılında başarılı bir SEO stratejisinin temel taşlarından biri olacak.
EEAT kavramının 2025 yılında da SEO dünyasında sıkça konuşulacak olmasının temel sebeplerinden biri, Google’ın 2022 yılında bu modele “Experience” (Deneyim) terimini eklemesidir. Kullanıcılar artık bilgiye ulaşmak kadar, o bilginin gerçek deneyimlere dayalı ve samimi olmasını da önemsiyor.
Örneğin, bir kullanıcı “Kars’ta ne yapılır?” şeklinde bir arama yaptığında, sadece genel bilgilerden oluşan bir metin yerine, gerçekten Kars’ı ziyaret etmiş birinin deneyimlerini içeren bir içerik görmek isteyecektir. Bu içerik, belki de bir gezi blogunda yer alacak, o kişinin ziyaret ettiği yerlerden çekilmiş gerçek fotoğraflar ve detaylarla desteklenecektir. Bu tür deneyim temelli içeriklerin yapay zeka tarafından oluşturulması oldukça zordur ve bu nedenle EEAT, SEO stratejilerinde vazgeçilmez bir unsur olmaya devam ediyor.
Tabii ki hayır! Google, kullanıcıya en doğru ve ihtiyaç duyduğu sonuçları sunmayı amaçlayan bir algoritmaya sahiptir. Örneğin, kullanıcı “Kars’ta yapılacaklar listesi” gibi hızlı bir bilgiye ihtiyaç duyuyorsa, yapay zeka tarafından üretilen bir içerik daha özet ve kapsamlı olduğu için tatmin edici olabilir. Ancak bu, yapay zeka içeriklerinin her durumda üstün olacağı anlamına gelmez.
Yapay zeka, doğru ve kontrollü bir şekilde kullanıldığında büyük avantajlar sağlayabilir. Ancak, kontrolsüz bir şekilde yalnızca yapay zeka içeriklerine dayanan stratejiler uzun vadede sorun yaratabilir. Bazı vaka çalışmalarında, tamamen yapay zeka ile üretilen içeriklerin başlangıçta iyi performans gösterdiği, ancak bir süre sonra Google algoritma güncellemeleri ya da manuel incelemeler sonucunda sıralama kaybettiği gözlemlenmiştir.
Bir e-ticaret sitesinin tüm ürün açıklamalarını yalnızca yapay zeka içerikleriyle doldurduğunu düşünelim. Başlangıçta bu içerikler, hızlı indekslenebilir ve bazı anahtar kelimelerde sıralama alabilir. Ancak, uzun vadede bu tür içeriklerin eksik kullanıcı deneyimi sunması nedeniyle Google tarafından değerlendirme dışı bırakılması olasıdır. Örneğin, müşteri yorumlarından veya gerçek kullanıcıların ürünle ilgili deneyimlerinden faydalanılmadığı için içerikler zamanla güvenilirliğini kaybedebilir.
Bu durum, Google’ın yapay zeka tarafından oluşturulan içerikleri tamamen reddetmese de, onların kullanıcı odaklı olmadığını ayırt edebileceğini ve gerektiğinde sıralamalarda geri plana atabileceğini gösteriyor.
Yapay zeka içerikleri, EEAT kriterlerini tamamen karşılayamazken, onları destekleyici bir araç olarak kullanmak hem içerik kalitesini artırabilir hem de SEO stratejilerinde güçlü bir araç haline gelebilir. Kontrollü ve kullanıcı odaklı bir yaklaşımla yapay zekayı içerik stratejinize entegre etmek, 2025’in SEO dünyasında fark yaratmanızı sağlayabilir.
2025 yılında, arama motorlarının içeriğin kaynağını ve güvenilirliğini daha titizlikle değerlendireceği kesin. Ancak bu durum, yapay zeka teknolojilerinden uzak durmamız gerektiği anlamına gelmez. Aksine, yapay zeka ve insan deneyimini birleştiren bir içerik stratejisiyle başarılı sonuçlar elde edilebilir.
Yapay zeka, içerik üretiminde hız ve verimlilik sağlarken, EEAT kriterlerini karşılamak için insan müdahalesi kaçınılmazdır.
Bu yaklaşım, hem kullanıcıların hem de arama motorlarının beklentilerini karşılayarak sitenizin SEO performansını artıracaktır.
Sesli aramalar, kullanıcıların bilgiye erişim ve teknolojiyle etkileşim yöntemlerini kökten değiştirmeye devam ediyor. Sanal asistanlar sayesinde hızla popülerleşen sesli arama, 2025’in SEO trendleri arasında güçlü bir yer tutmaya devam edecek.
Son beş yılda sesli arama kullanımı her yıl düzenli olarak artıyor. Kullanıcılar, daha doğal ve konuşma diline uygun sorgularla bilgi aramaya başladığı için SEO stratejilerinin de buna uyum sağlaması gerekiyor. Geleneksel kısa anahtar kelimeler yerine, long-tail yani uzun ve doğal ifadeler odak noktası haline geliyor.
Long-Tail Anahtar Kelimelere Odaklanın:
Kullanıcıların konuşma diline yakın ifadeleri tercih edin. Örneğin:
Position Zero’yu Hedefleyin:
Sesli aramalar, genellikle Google’daki featured snippet (öne çıkan snippet) sonuçlarını kullanır.
Yerel Aramalar İçin Optimize Edin:
Yerel işletmeler için sesli arama trafiğini artırmanın yolları:
Mobil Uyum ve Site Hızı:
Sesli arama genellikle mobil cihazlardan yapıldığından, web sitenizin mobil uyumlu ve hızlı olması kritik.
Schema Markup Kullanın:
Yapısal veri işaretlemeleri, arama motorlarının sitenizi daha iyi anlamasına yardımcı olur.
Sesli aramalar, bilgiye erişim yöntemlerimizde köklü bir değişim yaratıyor. 2025’te bu trendin daha da yaygınlaşması bekleniyor. Long-tail anahtar kelimeler, hızlı cevaplar ve mobil uyumlu tasarımlar, sesli aramalarda öne çıkmak için vazgeçilmez olacak.
SEO stratejilerinizi sesli aramalara uyarlamak, hem kullanıcı memnuniyetini artıracak hem de dijital dünyadaki rekabette avantaj sağlayacaktır. Şimdi, sitenizi geleceğin SEO’suna hazırlamaya başlayın!
Her geçen yıl daha da artan sesli arama kullanımı, 2025 yılında da etkisini sürdürmeye devam edecek. Özellikle yapay zeka ve IoT (Nesnelerin İnterneti) teknolojilerinin entegrasyonu sayesinde kullanıcılar, daha kişiselleştirilmiş deneyimlerle karşılaşacak.
Sesli aramalar, e-ticaret siteleri için büyük fırsatlar sunuyor. Kullanıcılar, sesli komutlarla fiyat karşılaştırması yapabilecek, ürün arayışlarını daha kolaylaştıracak ve hatta satın alma işlemlerini hızlandırabilecek. Küresel erişimin artmasıyla, işletmeler birden fazla dil yapısını destekleyen içeriklere yönelecek ve farklı bölgelerin kültürel konuşma kalıplarını yansıtan çözümler geliştirecek.
Sonuç olarak, sesli aramaları SEO stratejilerinize dahil ederek bu hızla büyüyen trendden pay alabilirsiniz. Kullanıcıların ihtiyaçlarını anlamak ve onlara uygun çözümler sunmak, dijital dünyada fark yaratmanızı sağlayacaktır.
Google’ın Mayıs ayında kullanıma sunduğu AI Overview (AIO) özelliği, arama sonuçlarında önemli değişimlere yol açtı. İlk olarak ABD’de yaygınlaşan bu özellik, hızla diğer ülkelere ve dillere de yayıldı. Türkiye’de henüz tam anlamıyla hissedilmese de, özellikle İngilizce dilinde sonuçlarda büyük farklılıklar görüyoruz.
AIO, arama sonuçlarında daha fazla yer kaplayan ve kullanıcıya hızlı yanıtlar sunan bir alan. Ancak bu, SERP’te (Arama Motoru Sonuç Sayfası) 1. sırada olmanın eskisi kadar etkili olmayabileceği anlamına geliyor. Özellikle, niche (niş) hizmetler sunan işletmeler için AIO’ya uyumlu içerik stratejileri geliştirmek kritik hale geliyor.
Pixel Rank ve Görsel Analizler:
SERP’te sadece sıralamaya değil, AIO’nun kapladığı alana dikkat edin. Wope gibi araçlarla sonuçların pixel bazlı analizlerini yaparak, görünürlüğünüzü artıracak optimizasyonlar yapabilirsiniz.
Search Intent (Arama Niyeti) Uyumu:
İçeriğinizin arama niyetine uygun olduğundan emin olun. Örneğin, bilgi arayan bir kullanıcıya kapsamlı rehberler sunarken, satın alma niyetindeki kullanıcılar için hızlı ve net ürün açıklamaları hazırlayın.
CTR’yi (Tıklama Oranı) İzleyin:
AIO, tıklama oranlarını etkileyebilir. CTR analizlerinizi düzenli olarak yaparak, bu değişimlere uygun stratejiler geliştirin.
Teknik SEO’ya Önem Verin:
Marka bilinirliği, AIO’nun etkisiyle daha da önemli hale gelecek. SERP’te markanızla ilgili her alanda görünmek, hem güvenilirliğinizi artıracak hem de kullanıcılar tarafından tercih edilmenizi kolaylaştıracaktır. Özellikle e-ticaret gibi yüksek dönüşüm oranına sahip alanlarda, AIO’ya uyumlu içerikler ve reklamlar hazırlayarak gelirlerinizi artırabilirsiniz.
2025, SEO stratejilerinin köklü bir değişimden geçtiği bir yıl olacak. Sesli arama, AI Overview ve gelişen diğer teknolojiler, dijital dünyada işletmelerin oyun planlarını yeniden yazmasını gerektirecek.
SEO stratejilerinizde:
Bu değişimlere şimdiden adapte olarak, dijital pazarlamada rakiplerinizin önüne geçebilirsiniz. 2025’in size bol organik trafik ve yüksek dönüşüm oranları getirmesini dileriz! 😊
SEO dünyası, 2025 yılında kullanıcıyı anlamayı ve onun ihtiyaçlarına en uygun çözümleri sunmayı merkeze alıyor. Artık sadece hedef anahtar kelimelerin aranma hacmine veya rekabet düzeyine odaklanmak yeterli değil; kullanıcıların bir aramayı neden yaptığını anlamak, SEO stratejilerinin olmazsa olmazı haline geliyor. Bu bağlamda Keyword Intent (Anahtar Kelime Niyeti), SEO’nun temel taşı olarak öne çıkıyor.
Keyword intent yalnızca bir kavram değil, aynı zamanda SERP’te sıralamanızdan dönüşüm oranlarınıza kadar birçok metriği doğrudan etkileyen bir stratejidir. Kullanıcıların arama sırasında bilgi edinme, karar verme veya bir ürünü satın alma gibi niyetlerini anlamak, doğru içerik ve doğru hedefleme için kritik bir rol oynar.
Informational Intent (Bilgi Arama Niyeti):
Navigational Intent (Yönlendirme Niyeti):
Commercial Investigation (Ticari Araştırma Niyeti):
Transactional Intent (Satın Alma Niyeti):
Hedeflediğiniz anahtar kelimelerin SERP sonuçlarını incelemek, kullanıcıların arama niyetini anlamada en güçlü araçlardan biridir.
Sadece kelime hacmine odaklanmak yerine, anahtar kelimelerin arama niyetine göre içerik formatları oluşturun.
Keyword intent zamanla değişebilir.
Kullanıcıların satın alma yolculuğunun her aşamasına uygun içerikler üretin.
2025 yılında SEO stratejileri, kullanıcıların ihtiyaçlarını anlamaya ve bu ihtiyaçlara uygun çözümler sunmaya odaklanıyor. Keyword intent’i doğru anlamak, yalnızca organik trafiği artırmakla kalmayacak, aynı zamanda dönüşüm oranlarınızı da yükseltecektir.
Keyword intent, 2025 yılında SEO stratejilerinde fark yaratmak için kaçınılmaz bir unsur olacak. Kullanıcının ihtiyaçlarını anlamak, buna uygun içerikler oluşturmak ve niyet değişimlerini izleyerek SEO stratejisini sürekli geliştirmek başarıyı getirecektir.
Keyword intent’i stratejinizin merkezine alarak hem organik trafiğinizi artırabilir hem de kullanıcıların marka ile bağını güçlendirebilirsiniz. Unutmayın, doğru içerik ve doğru strateji bir araya geldiğinde dönüşüm oranlarınızda büyük bir sıçrama göreceksiniz. 😊
2025 yılında SEO dünyasında rekabetin belirleyicilerinden biri de sunucu performansı olacak. Kullanıcılar artık beklemeye daha az tolerans gösteriyor, Google ise hız ve performansı sıralama faktörlerinin merkezine alıyor. Sunucu yanıt süresi optimizasyonu, hem kullanıcı deneyimi hem de arama motoru botlarının sitenizi tarama verimliliği için kritik hale geliyor.
Time to First Byte (TTFB) gibi metrikler, yalnızca teknik verilerden ibaret değil, aynı zamanda sitenizin SEO başarısını etkileyen temel unsurlardır.
CDN’ler, içeriğinizi kullanıcıya en yakın sunucudan teslim ederek yükleme sürelerini dramatik biçimde kısaltır. Global ölçekte hizmet sunan siteler için bu, artık bir opsiyon değil, zorunluluktur.
Edge computing, veriyi kullanıcıya en yakın noktada işleyerek, özellikle yoğun trafik altında performansı artırır. CDN ile entegre çalışan bu sistemler, geleceğin en önemli performans optimizasyon araçlarından biri olarak öne çıkıyor.
Optimizasyon bir defaya mahsus bir işlem değildir. Performansınızı düzenli olarak izlemek ve darboğazları tespit etmek gerekir.
SEO başarınızı hız ve performansla desteklemek için şimdiden harekete geçin:
2025 yılında, dijital dünyanın kazananları yalnızca en iyi içerikleri sunanlar değil, bu içerikleri en hızlı şekilde sunabilenler olacak. Sunucu yanıt süreleri ve genel site performansı, SEO stratejinizin merkezinde yer almalı. Hızlı bir site, yalnızca sıralamalarınızı değil, dönüşüm oranlarınızı da önemli ölçüde artırır.
Unutmayın, rekabetin hızla arttığı dijital dünyada yerinizi sağlamlaştırmak için bugünden hazırlanmaya başlamalısınız. 😊
Zero-click searches, yani sıfır tıklamalı aramalar, kullanıcıların arama motoru sonuç sayfasından (SERP) ayrılmadan sorularına cevap bulduğu bir deneyim sunuyor. 2023’te %12 büyüme gösteren bu arama türü, 2025 yılında arama davranışlarının merkezinde yer almaya devam edecek. Özellikle Google’ın AI Overview özelliği ile bu oranların daha da artması bekleniyor.
Sıfır tıklamalı aramalar, kullanıcıların arama sonuçlarından bir başka siteye yönlenmeden ihtiyaç duyduğu bilgiye ulaşmasını ifade eder. Bu durum, SEO için yeni zorlukları da beraberinde getiriyor, çünkü tıklama oranlarında (CTR) düşüşe yol açabiliyor.
Bu tür aramaları tetikleyen başlıca unsurlar şunlardır:
2025 yılına kadar, sıfır tıklamalı aramaların oranının artması, organik trafikte düşüşlere ve rekabetin daha da zorlaşmasına neden olabilir. Ancak bu durum bir tehdit değil, doğru stratejilerle bir fırsata dönüştürülebilir.
2025 yılında sıfır tıklamalı aramalar için optimize edilmiş bir SEO stratejisi oluşturmak, yalnızca organik trafiği artırmakla kalmayacak, aynı zamanda marka otoritesini güçlendirecek. İşte bu trendlere uyum sağlamak için bazı öneriler:
Sıfır tıklamalı aramalar, yalnızca organik trafikte bir azalmaya değil, aynı zamanda kullanıcıların markalarla arama sonuçlarında daha fazla etkileşim kurmasına olanak tanıyor. Bu, SEO’nun yalnızca teknik optimizasyonlarla değil, marka bilinirliği ve kullanıcı deneyimi ile de desteklenmesi gerektiği anlamına geliyor.
2025 yılında SEO stratejileri, sıfır tıklamalı aramaların etkisiyle dönüşecek. Artık mesele yalnızca tıklama almak değil; kullanıcıların zihninde kalıcı bir yer edinmek ve markanızın otoritesini güçlendirmek olacak.
Sıfır tıklamalı aramalar, dijital dünyada görünür olmanın yeni kurallarını belirliyor. Bu değişime hızlıca uyum sağlayan markalar, sadece rekabette öne geçmekle kalmayacak, aynı zamanda dijital dünyanın yeni liderleri haline gelecek.
Core Web Vitals, site hızını ve kullanıcı deneyimini ölçmek için kullanılan en önemli SEO metriklerinden biridir. 2024 yılında gelen Interaction to Next Paint (INP) güncellemesi ile bu metrikler, kullanıcı odaklı bir yaklaşımla daha da genişletildi. Bu içerikte, Core Web Vitals’ın SEO performansına etkisinden, 2024 güncellemesiyle gelen yeni metriklerden ve CrUX Kontrol Paneli kullanarak bu metrikleri nasıl takip edebileceğinizden bahsedeceğiz.
Site hızı, yalnızca bir sıralama faktörü değil, aynı zamanda kullanıcıların sitenizde geçirdiği süreyi ve dönüşüm oranlarını etkileyen bir unsurdur.
Core Web Vitals; Largest Contentful Paint (LCP), Cumulative Layout Shift (CLS) ve 2024 itibarıyla Interaction to Next Paint (INP) metriklerini kapsar. Bu metrikler, hem SEO başarısını hem de kullanıcı deneyimini optimize etmek için yol gösterir.
Google’dan John Mueller’e göre, Core Web Vitals’ın sıralama faktörü olarak etkisi sınırlı olsa da, bu metrikleri iyileştirmek kullanıcı memnuniyetini artırarak dolaylı yoldan SEO performansınıza katkı sağlar.
2024 yılıyla birlikte Core Web Vitals’a eklenen INP, kullanıcı etkileşimlerinin başından sonuna kadar geçen süreyi ölçerek, bir sayfanın yanıt verme performansını değerlendirir.
Not: Fareyle üzerine gelme veya kaydırma gibi hareketler INP tarafından ölçülmez.
Core Web Vitals metriklerinizi detaylı bir şekilde incelemek ve görselleştirmek için CrUX raporlarını Looker Studio’da kullanabilirsiniz.
Core Web Vitals, site hızını ve kullanıcı deneyimini iyileştirme yolunda yalnızca bir rehberdir. Google’ın bu metrikleri genişleterek daha kullanıcı odaklı bir hale getirmesi, SEO stratejilerinde hız ve etkileşim optimizasyonunun artık bir seçenek değil, zorunluluk olduğunu gösteriyor.
2024 yılında ve sonrasında başarılı bir SEO stratejisi için:
Unutmayın: 2024 ve sonrasında SEO başarısı, yalnızca teknik optimizasyonlarla değil, kullanıcı deneyimini bütünsel olarak ele alan bir yaklaşımla mümkün olacak! 😊
2024 yılında SEO dünyasında gerçekleşen değişiklikler, 2025 için SEO stratejilerinde kullanıcı deneyimi ve etkileşim hızını merkeze almayı zorunlu kılıyor. Artık SEO yalnızca site hızına odaklanmıyor; kullanıcıların sitenizle etkileşim biçimi, hız, ve kullanıcı dostu tasarımlar gibi unsurlar SEO’nun başarısını doğrudan etkileyen kritik faktörler haline geliyor.
SEO’yu yalnızca bir trafik artırma aracı olarak görmek, 2025’te sürdürülebilir bir strateji oluşturmak için yeterli olmayacak. Kullanıcı odaklı deneyimleri ön planda tutan bir yaklaşımla hareket etmek, hem arama motoru sıralamalarında hem de kullanıcı memnuniyetinde uzun vadeli başarıyı garantileyecek.
Yeni SEO metrikleri ve araçları, yalnızca algoritmaları memnun etmeyi değil, kullanıcıların site üzerindeki deneyimini güçlendirmeyi de zorunlu kılacak. 2025 yılında başarılı bir SEO stratejisi için teknik optimizasyon ile kullanıcı odaklı yaklaşımı bir araya getirmek şart.
SEO’da sürdürülebilir başarı, yalnızca görünür olmakla değil, kullanıcıların sitenizle bağlantı kurmasını ve memnuniyetle ayrılmasını sağlamayla mümkün olacak. 2025, kullanıcı memnuniyetine dayalı bir SEO anlayışının yeni standart haline geleceği bir yıl olacak. 😊
Kaliteden ödün vermeden projelerinizi hayata geçirin. Özel indirimler ile.
GOOGLE ADS PARTNER